YETİŞKİN BAKIŞI VE ÇOCUKLUK - IV
- Erman Bostan
- 23 Haz 2020
- 10 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 19 Ağu 2020
Yetişkincilik (Adultism) terimi gerek medya çalışmalarında gerek psikoloji alanında genel kabul görmüş ve yaygın olarak kullanılan bir kavram değildir. Terim Türkçe literatürde bulunmamaktadır. Bell (1995), yetişkinciliğin diğer izmlerin aksine (racism, sexism vb.) çocuklara bir tür kötü davranma ve saygısızca muamele etme konsepti olarak henüz geniş çevrelerce kabul edilmiş bir kavram olmadığına dikkat çeker. Ancak görüleceği üzere kavram modern toplumlarda gizli ve yaygın bir davranış örüntüsünü başarıyla açıklamaktadır.

Jack Flasher, 1978 tarihli makalesinde öncelikle dönemin ruhuna uygun bir şekilde gençlerin alkol ve uyuşturucu kullanımı açısından nasıl yargılandıklarına dikkat çeker. Bu tür kötüye kullanımlar dahil çocukların tüm bilinçsiz kullanımlarının onları ‘’zayıf’’ olarak tanımlamada yetişkinler için bir köken oluşturduğunu belirtir. ‘’Bu davranışlar yetişkinlerin diğer yetişkinlere karşı ırkçı, cinsiyetçi ya da elitist davranışlarına benzer. Çocukları sanki başka bir canlı türü gibi çok farklı olarak görmek yetişkinlere çocuklar üzerinde haksız bir güç kazandırır’’ (1978, s.517). Flasher yetişkinlerin çocuklar hakkındaki bu tip davranışlarına gönderme yapmak için Adultism (Yetişkincilik) terimini kullanır.
Yetişkinlerin iktidarlarını yasal ve sosyo-ekonomik güçlerine, haklar ve imtiyazlarının genişliğine, fiziksel güçleri ve gelişmişliklerine ve çocukların bakım ve ihtiyaçlarını karşılama pratiklerine dayandırılabilir. Ebeveynler ya da yetişkinler bu güçlerini çocuklar üstünde kullanırken çoğu zaman bilinçsizce davranır. Çünkü yetişkinlerin çocuklardan daha üstün olduğuna dair bir inancı paylaşırlar (1978, s.517). Bu tip bir yaklaşımı öğretmenler, dini görevliler, hukukçular ve psikoterapistler sürdürerek yaygınlaştırır ve sıklıkla çocukluk imajı hakkındaki belirleyici güçlerini gizlerler.
‘’Çoğu yetişkin çocukları temelde benzersiz biyolojik eğilimler ve biricik deneyimler olarak algılamaya çalışmak ve onların kendi olmalarına ve evrimlerine yardım etmek yerine çocuklara polislik yapmakla meşguldürler’’ (s. 518).
Yetişkinler çocukları kafalarındaki bir imaja uygun hareket etmeye ve bir kalıba sokmaya çalışırlar. Bu aslında yetişkinlerin aşırı kendini önemseme ve haklı bulma niteliklerini gizleyerek bir anlamda yetişkinin kendisine yönelik telkin verme biçimidir. Çocuğun sadece kendine özgü evrimine değil, bağımsız bir bireye dönüşmesine karşı da bir kayıtsızlık ve duyarsızlık anlamında Yetişkincilik çok yaygın bir davranış örüntüsüdür. Çocuğun zayıflığını, güvenini, romantizmini ve idealleştirmelerini kötüye kullanma anlamında Yetişkincilik bir tür çocuk istismarıdır. Bununla birlikte çocuklar yetişkinlerin bu tür davranışlarına boyun eğerek, kendi kendilerini çocuklaştırarak, bir tür ‘’Çocuksuluk’’ (Childism) üretebilirler (s.519).
Bell’e (1995) göre, yetişkincilik yetişkinlerin çocuklardan daha iyi olduğu varsayımına dayanan tavır ve tutumlara gönderme yapar ve çocukların rızası olmadan gerçekleşen bu tip davranışları ifade etmede kullanılır. Hapishane mahkumları dışında çok az grup çocuklar kadar kontrol altında tutulmaktadır. Irkçılık, cinsiyetçilik, yoksulluk, fiziksel ya da zihinsel engellilik ve benzeri başkaca faktörlere de dayanan bir dizi kötü davranış ve saygısızlık sayar: Çocukların özgüven ve öz-saygısını baltalamak, hakir görme, güçsüz görme, yıkıcı yaramazlar olarak görme, ciddiye almama, kendilerine zarar veren (hastalanan, intihara kalkışan, depresyona giren) varlıklar olarak görme gibi bir dizi pratik sayar. Fakat diğer bütün sebeplerin yanında Yetişkincilik, yıllara yayılan en basit ve sistematik, en gizli değersizleştirmelerden biridir.
Bell bir çeşit söylem analizi yaparak adultism’i yansıtan deyişleri sıralar: ‘’yaşına göre oldukça zekisin!’’, ‘’dokunma kıracaksın!’’, ‘’ne zaman büyüyeceksin?’’, ‘’çocukluk yapma’’, ‘’bunu anlayacak kadar büyük değilsin’’, ‘’Ne biliyorsun? Daha hiçbir şey yaşamadın’’ bu söylemlerden bazılarıdır (s.2). Flasher gibi Bell’de birçok alanda Yetişkincilik görüngülerine rastlanabileceğini belirtir. Çocuklar, örneğin okullarda hiçbir hayati kararı veremezler; öğretmenleri tarafından eleştirilir, puanlanır ve değerli ya da değersiz olarak sınıflanırlar (s.3).
İmajlarda çocukların temsil ediliş biçimlerinden bahseden Holland (2004, s.9) ‘yetişkin bakışı’ (adult gaze) kavramını kullanır. Yetişkin bakışı, çocukları onlardan beklenen mekanlara yerleştirmeye ve beklenen desenlere uydurmaya çalışmakta, bir tür keyif ve güç ilişkisi tesis etmektedir. Holland bir derslikte gülümseyerek parmak kaldıran, öğretmeninden söz hakkı isteyen çocukların resmedildiği Sovyetler Birliği’nden 1930 tarihli bir çizimi ve 1970’lerin İngiltere’sinden bir dersliği betimleyen iki imajı analiz eder. Öğretmenler imajlarda resimsel mekanın dışındadır. Çocuklar önlerindeki kitap ve defterlerine değil onları değerlendirecek, eleştirecek ve yargılayacak olan öğretmenlerine, yani resimsel mekanın dışına yöneltilmiş arzu dolu bakışlarla betimlenmişlerdir. Bu imajlar çocukları hem sempatik hem de yetişkinlerin bilgisine sahip olmayan güçsüz varlıklar olarak konumlarlar (s.76). Yetişkinler ve çocuklar arasındaki bu tip bir güç ve hakimiyet ilişkisi imajlar söz konusu olduğunda bakış yoluyla örgütlenmektedir. Çocuğun temsili, yetişkini ona belirli bir türde yaklaşmaya, yetişkin bakışı üretmeye teşvik etmektedir.

Çocuktan Al Haberi ulusal kanalda, prime-time dışında yayınlanan bir yarışma programıdır. Program çok yakın formatlarda ilk defa 1998 yılında Berna Laçin sunumunda yayınlanmış, bundan sonra 2007 yılında tekrar Berna Laçin sunumuyla yayınlanıp 2 bölüm sonra yayından kaldırılmıştır. 2009 yılında Bergüzar Korel’in sunumunda, 2011’de Açelya Akkoyun sunumunda tekrar yayına girip çıkmıştır. İnceleyeceğimiz program 3 Aralık 2016 tarihi itibariyle yayına başlayıp, izleyiciler tarafından büyük ilgi görmesi dolayısıyla ‘’Çocuktan Al Haberi Ünlüler’’ gibi bir ek program daha yapan, Evrim Akın sunuculuğunda gerçekleşen ‘’Çocuktan Al Haberi’’ programıdır (Çocuktan Al Haberi, Wikizero).
Program, en basit ifadeyle, üç yarışmacının, çocuklara sorulan sorulara verdikleri cevapları tahmin etmeye çalışmasına dayanır. Bu noktada çocukların huy, karakter, alışkanlık gibi mizacına dair bir takım öngörüler dışında yarışmacıların herhangi bir bilgiye ihtiyaçları yoktur. Çocukların çoğu kez ön görülemez cevaplar vermeleri, kendileri gibi kişiliklerinin de gelişim halinde oluşu sebebiyle daha çok şans faktörü ön plandadır. Programda yaşları 3 ile 5 arasında değişen 9 çocuk vardır. Bu 9 çocuk kendisine daha önceden sorulan sorulara cevaplar verirler, bu cevaplar önceden kaydedilir ya da çocuklar belirli senaryolar çerçevesinde bazı cevaplar verirler. Çocukların çekimleri tek tek yapılmıştır. Fakat içinde dokuz küçük kutucuk olan büyükçe bir televizyon dekoru içinde grafik olarak kutucuklu bir sistem içinde temsil edilirler. Çocukların programa katılımı canlı olarak gerçekleşmese de sunucu ve yarışmacılar çocuklarla doğrudan konuşuyormuş gibi yaparlar. Programda çocuklarla önceden çekim yapıldığı, soruların önceden hazırlanıp sorulduğu gizlenmez. Çocukların görüntülerinde sürekli yapılan sıçramalı kurgu kesmeleri (jump-cut) görüntüler üzerinde oynandığını açıkça gösterir.

Yarışma yapısal olarak iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde yarışmacılar ve çocuklar kendilerini tanıtırlar. Yarışmacılar, isimlerini, işlerini, memleketlerini, hobilerini vb. kişisel özelliklerini anlatırlar. Yarışmacılara sıklıkla çocuklarla iyi geçinip geçinmediği benzeri sorular sorulur. Daha sonra çocuklar kendilerini tanıtmaya başlarlar. Çocuklar isimlerini ve yaşlarını söyledikten sonra ‘’doğaçlama’’ bir biçimde yöneltildiği izlenimi uyandıran bir takım sorularla ilk ilginç ve eğlenceli performanslarını gerçekleştirirler. Burada özellikle çocukların çocukluklarını gösterebileceği ilginç sorular, ‘çocuktan al haberi’ mantığıyla aileleriyle ilgili özel sorular sorulur ve ilginç yorumlar yapmaları beklenir. Yarışmanın yapısal olarak ikinci bölümü ‘yarışma’ bölümüdür. Bu bölüm de kendi içerisinde parçalara bölünür. 1. turda çocuklara bir soru sorulmuştur; ‘’ya o, ya bu’’ mantığıyla ikili seçenekten birini seçmesi beklenen çocukların hangi seçeneği seçtiği tahmin edilmeye çalışılır. Çoğunluğun seçtiği seçeneği bilenler puan kazanırlar. Sonraysa yarışmacılar hangi çocuğun hangi seçeneği seçtiğini bilmeye çalışırlar. En az puan kazanan yarışma sonunda elenir ve 2. tur 2 yarışmacıyla devam eder. 2. turda yeniden çocuklara iki seçenekli bir soru sorulur. 1. turdan tek farkı çocukları yarışmacıların kendi seçemez. Bir butona basmaları ve imlecin üzerinde durduğu çocuğun cevabını tahmin etmeleri gerekir. Bu tur sonunda da az puanlı yarışmacı elenir. 3. turda kalan son yarışmacı 9 çocuk içinden 5 tanesini seçer. Çocuklara bu turda iki seçenekli soruların bir türevi olarak ‘’bilmiş midir, bilememiş midir?’’ ya da olumlu olumsuz cevaplara yönlendiren iki seçenekli sorular sorulur. Yarışmacı doğru tahminde bulunduğu çocuklardan puan alır. 500 puanı geçen yarışmacı (hemen hemen tamamı) yurtdışında çift kişilik bir tatil ödülü kazanır. Programın finalinde kazanan yarışmacı finalde tebrik edilir, kısa bir kapanış konuşması sonunda program sonlanır. Programın bu iki yapısal bölümüne zamanla küçük eklemeler yapılmıştır. Sunucunun tanıtıcı konuşmaları ve ‘Az Sonra’ jenerikleri dışında program zamanla ilerleyip çocukların tiplemeleri belirginleştikçe kısa ve özel performans bölümleri eklenmiştir. Yemekleri çok sevdiği için katılımcı çocuklardan Ebrar, ‘Ebrar’dan Al Tarifi’ bölümlerinde yemek tarifi verir. Robotları çok seven Efe, ‘Efe’yle Pratik Bilim’de ilginç deneyler yapar. Şarkı söylerler, masal anlatırlar, dans ederler, bir tekerlemeyi söylemeye çalışırlar.
Çocuktan Al Haberi ödülün nahifliği ve programın ana konusunun çocukların verdiği eğlenceli cevaplar olması sebebiyle zayıf bir yarışma duygusuna sahiptir. Fiske’ye (1987) göre, yarışma programlarında fırsat eşitliği olan, fakat kabiliyetleri farklı olan yarışanlar bir mücadele içine girer ve giderek eşitsizlikleri ortaya çıkarak bir kazanan ortaya çıkar. Galip gelen kişiye fetişisttik bir gösterişle ödülü verilir. Çocuktan Al Haberi bir bilgi yarışması (quiz game) formuna benzemekte fakat yarışmacıların ‘bildiği’ şeyler, onların bilgi dağarcığının genişliğini ya da entelektüel zeka düzeylerini göstermemektedir. Çocuktan Al Haberi aslında yarışma görünümünde bir eğlence programıdır. Örneğin yarışmalar bir şekilde izleyiciyi de katılıma davet eder. Ekran başındaki insanlar da doğru cevabı bilmeye çalışır ya da yarışmacıların fiziksel performanslarıyla özdeşleşerek kendi yeterliliklerini düşünür ya da hayali bir düzlemde sınar. Çocuktan Al Haberi bilgi ya da şansın neredeyse önemsiz olduğu, daha çok çocuk performanslarının ön plana çıktığı bir programdır. Rekabete dayalı bir gerilim ve heyecana ortak olmayız, çocukların keyif veren performanslarıyla eğleniriz. Programın bir yarışma olmama hali, biçimin bizzat kendisinin ‘yetişkin bakışı’nın üretilmesinde etken olduğunu göstermektedir.

Çocuktan Al Haberi Türkiye’nin beğenisini kazanmış bir programdır. Birçok izleyici çocukların sempatiklikleri, büyümüş de küçülmüş halleri, zekaları ve taklitlerini izleyerek eğleniyor ve hepsine ayrı ayrı sevgi besliyor. Ancak bu sevginin altında hiçbir zaman fark edemediğimiz bir ayrımcılık ve güç ilişkisi gizlidir. Piaget’nin (2000) dikkat çektiği gibi çocukların işlem-öncesi ‘’büyükmüş gibi’’ hareketleri çocukların kaygı, korku, endişe, fobi, öfke, saldırganlık gibi eğilimlerini yansıtan sembolik ifadelerdir, çocuğun bunlara karşı kavramsal bir bilinci, bir tür işleme yeteneği yoktur. Performansları bir takım sembolik dışavurumlar ve taklitlerdir, bu sebeple kolaylıkla ‘’büyümüş de küçülmüş’’ olarak algılanabilirler.
Programın anlatı düzleminde çocukların bu gelişim aşamaları bir mizah unsuru olarak kullanılmaktadır. Yetişkincilik çocukların bağımsız varlıklar, gelişen bireyler olarak görülmesini engellemektedir. Bu bakış tam da modern çocuk imgesinin örtük unsurlarını kapsamaktadır. Aries’in (1962) belirttiği bağımlılık fikrinden beslenen bu çağdaş imge, tıpkı yetişkinlerin aciz ve yetersiz olduğu durumlarda çocuklaştırılmaları gibi, modern anlamda çocuk üzerindeki, bir tür gizli bağımlılık, güç ve hakimiyet ideolojisini yansıtmaktadır. Tarihsel, coğrafi, ekonomik ve kültürel yapılar tarafından tanımlanan ve böylece yetişkin beklentilerinin bir fonksiyonu olarak oluşturulan (Heywood, 2001) çocukluk, Çocuktan Al Haberi eğlence programında kültürel bir temsil haline gelmektedir. Çocuklar kendilerinden beklenen mekan ve desenlere uyarak, aynı zamanda keyif veren eğlence araçlarına dönüştürülmektedir (Holland, 2004).
Modern, kentli, orta sınıf ailelere hitap eden Çocuktan Al Haberi’nin çocuk temsilinde Cumhuriyet’in ve geleneksel aile modellerinin içerdiği ‘’itaatkar ve dürüst’’ çocuk imgesi yerine keyif verici performanslarıyla ön plana çıkan ‘oyuncu’ çocuklar temsil edilmektedir. Kentli aile çocuğa ‘’başkalarına gösterilecek, onlarla ya da onları kullanarak eğlenilecek, keyif alınacak, hayata bir değişiklik katacak varlıklar’’ (Kağıtçıbaşı, 1981) olarak bakmakta ve programda da bu bakış açısı yeniden üretilmektedir. Çocukların, sevimli ve taklitçi olarak konumlandığı program hakim bakış açısını da yeniden-üretmektedir.
Programda kurulan söylem yapısı iki temel unsura dayanmaktadır: Öncelikle sunucu ve yarışmacıların, sonra bizzat çocukların söylemleriyle, sevimli, beceriksiz, sempatik, masum ve ‘doğal’ olarak sevimli çocuk temsili (1), çocuk ve yetişkinleri birbirinden ayıran olumlu-olumsuz olarak sınıflanıp karşılıklı olarak birbirine nasihatler şeklinde verilen bilmiş çocuk temsili (2). Bunların ötesinde söylemin kuruluşu belirli senaryolara dayandığı için ortaya çıkan bu kimlikler çocuklar adına oluşturulmuş ve bir eğlence unsuru haline getirilmiştir. Görsel yapıda hakimiyet ilişkisi sürdürülmüş, çocuklar kısıtlı çerçevelerde temsil edilmiş, 9 kutucuklu görsel yapı, çocukların yetişkin bakışının zevki için sunulmuş seyirlik performansçılar olarak temsil edilmesini desteklemiştir.
Çocuk imgeleri ile toplumda yaygın, başat ideolojiler arasında gizli bir ilişki vardır. Çocuklara karşı geliştirilen bakış açıları aynı zamanda yetişkin toplumun kendisine ‘ne’ olduğunu söyleme tarzlarını yansıtır. Bu anlamda yetişkin bakışı sadece kitle iletişim araçlarında değil toplumun bizzat kendi içinde oldukça yaygındır. Yetişkin birey, çocuğu çocuklaştırarak kendi kimlik inşa sürecine eklemler. Bu sebeple konusu ve içeriği çocuklar olan bir yarışma programı olarak Çocuktan Al Haberi bir çocuk programı değil yetişkinler için tasarlanmış ve onların bakışına ve zevkine sunulmuş bir eğlence programıdır.
Çocuktan Al Haberi programının bilmiş ve sevimli çocukları onların gerçek özerk varlıklarını değil, yetişkin bakışının onlarda görmeyi arzuladığı desenleri yansıtmaktadır. Çocuklar neredeyse patolojik olarak görülebilecek, kafes benzeri bir kutucuklu yapıda, senaryolara dayalı performanslarla bir seyirlik mekanizmanın parçası haline getirilmektedirler. Kentli orta sınıfın çocuğu gösterişçi bir bakışla başkalarına sunulacak ve eğlenceli performanslarıyla öne çıkaran eğilimi bu ve benzeri medya temsillerinde sıklıkla ön plandadır. Bu bakış açısı gizli bir güç ve hakimiyet duygusunu besleyerek yetişkinin sürekli kendi kendini olumlamasına hizmet ederek düalistik bir düşünsel yapı kurar. Modernitenin bir uzantısı olan bu yapıda çocukluk zayıflıkla, yetişkinlik medeniyetle özdeşleştirilir, böylece yetişkin olmak çocuğun yanında önsel ve özünde bir güç barındırmaya başlar. Medya temsillerinde Yetişkin Bakışı ile örgütlenen bu iktidar Yetişkinciliği oluşturan ve besleyen bir yapı oluşturmaktadır. Çocukların gelişimlerinde bir engele dönüşen bu Yetişkinci yaklaşımın yaygın ve örtük/gizli mekanizmaları farklı medyalarda ve sosyal yaşamın değişik alanlarında da ortaya çıkarılmalıdır.
Kaynakça / References
Alver, F. (2004). Neil Postman'ın çocukluğun yok oluş sürecinde iletişim teknolojisi eleştirisinin eleştirisi. İletişim Araştırmaları, 2(2), 129-141
Ariès, P. (1962). Centuries of childhood. (R. BaldickTransl.), New York: Alfred A. Knopf
Aydın, D. (2009). Tinercilerin” bir korku nesnesi olarak temsili. Toplum ve Kuram, 2 (1), 43-52
Barthes, R. (2014). Çağdaş söylenler. (T. Yücel Çev.). İstanbul: Metis
Casey, B., Casey, N., Calvert, B., French, L. and Lewis, J. (2008). Television studies: The key concepts. New York and London: Routledge
Culpeper, J. (2005). Impoliteness and entertainment in the television quiz show: The weakest link. Journal of Politeness Research, 1, 35-72
Cunningham, H. (1996). The history of childhood. In (E. M. Lamb, C.P. Hwang, I.E. Siegel, Ed.), Images of Childhood. New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers
Daşçı, S. (2008). Avrupa resminde çocuk imgesi. İstanbul: Bağlam Yayıncılık
Drisko, J. W. ve Maschi, T. (2016). Content analysis. New York, Oxford: Oxford University Press
Durna, T. ve Kubilay, K. (2010). Basının şiddeti: Siyasal gösterilerde ‘’polise taş atan çocuklar’’ örneği. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 65(3), 51-85
Ercan, R. (2014). Anne babaların gözünde sahip olduğu çocuk imgeleri. The Journal of Academic Social Science Studies, 30(1), 377-396
Fiske, J. (1987). Television culture. London: Routledge
Flasher, J. (1978). Adultism. Adolescence, 13(51), 517-523.
Foucault, M. (2015). Hapishanenin doğuşu. (M. A. Kılıçbay Çev.). İstanbul: İmge
Freud, S. (2002). Totem ve tabu. (K. S. SelÇev.). İstanbul: Sosyal Yayınlar
Freud, S. (2015). Cinsellik üzerine. (E. Kapkın Çev.). İstanbul: Payel Yayınları
Gauntlett, D. (2008). Media, gender and identity. London and New York: Routledge
Güven, S. (2014). Çocukların medyada temsili: İyi, kötü ve mağdur çocuk. Yayınlanmamış doktora tezi. Selçuk Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Hall, S. (1997). Representations: Cultural representations and signifying practicies. London: Sage
Heywood, C. (2001). A history of childhood. Malden: Blackwell
Holland P. (2004). Picturing childhood. London, New York: I.B. Tauris
Howe, N.A. ve Yarbrough, W. (2014). Kidding around: The child in film and media. New York, London: Bloomsbury
Kağıtçıbaşı, Ç. (1981). Çocuğun değeri: Türkiye’de değerler ve doğurganlık. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi
Kalan, Ö.K. (2010). Reklamda çocuğun toplumsal cinsiyet teorisi bağlamında konumlandırılışı: ‘Kinder’ reklam filmleri üzerine bir inceleme. İletişim Fakültesi Dergisi, 38(1), 75-89
Kant, I. (2009). An answer to the question: What is enlightment?. (H.B. Nisbet Transl.). London: Penguin.
Kaşıkçı, D.N., Çağıltay, K., Karakuş, T., Kurşun, E. ve Ogan, C. (2014). Türkiye ve Avrupa’daki çocukların internet alışkanlıkları ve güvenli internet kullanımı. Eğitim ve Bilim, 39(171), 230-243
Kaziaj, E. (2016). “The adult gaze”: Exploring the representation of children in television news in Albania. Journal of Children and Media, 10(4), 426-442
Lacan, J. (2013). Psikanalizin dört temel kavramı. (N. Erdem Çev.). İstanbul: Metis
Lemish, D. (2015). Children and media: A global perspective. West Sussex: Wiley Blackwell
Livigston, S. (2016). Reframing media effects in terms of children’s rights in the digital age. Journal of Children and Media, 10(1), 4-12.
McGowan, T. (2012). Gerçek bakış. (Z. Özen Barkot Çev.). İstanbul: Say Yayınları
Mulvey, L. (2004). Visual pleasure and narrative cinema. In (L. Braudy, M. Cohen, Ed.) Film Theory & Criticism (7th ed.). New York, Oxford: Oxford University Press.
Oğuz, G. Y. (2000). Televizyon: Kaçınılmaz öğreticimiz: Televizyonun toplumsal iletişimdeki yeri. Kurgu, 17, 22-34
Onur, B. (2005). Türkiye’de çocukluğun tarihi: Çocukluğun sosyo-kültürel tarihine giriş. Ankara: İmge Kitabevi
Özmen, Ş.Y. (2012). Çocuğun adı yok: Televizyon haberlerinde çocuğun sunumu ve çocuk hakları bağlamında değerlendirilmesi. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 34. 66-82
Öztan, G.G. (2011). Türkiye’de çocukluğun politik inşası. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Pembecioğlu, N. (2006). Türk ve dünya sinemasında çocuk imgesi. Ankara: Ebabil Yayınları
Piaget, J. (2000). The psychology of the child. New York: Basic Books.
Postman, N. (1995). Çocukluğun yokoluşu. (K. İnal Çev.). Ankara: İmge Kitabevi
Rousseau, J.J. (2016). Emile ya da eğitim üzerine. (Y. Avunç Çev.). İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları
Sander, Å. (1996). Images of child and childhood in religion. In (M. E. Lamb, , C.P. Hwang, I.E. Siegel, Ed.). Images of Childhood. New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers
Slade, A. ve Wolf, D. P. (1999). Children at play: Clinical and developmental approaches meaning and representation. New York ve Oxford: Oxford University Press
Şirin, M.R. (2011). Çocuk hakları ve medya el kitabı. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları
Tutar, C. (2014). Yazılı basında çocuk haklarının temsili: Hürriyet, Cumhuriyet, Sabah ve Zaman gazeteleri üzerinde yapılan bir araştırma. Journal of Yasar University, 9(34), 5760-5786
Van Dijk, T. (2007). Discourse studies. London: Sage
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (1999). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayınevi
Özgenç, M. (2017, 7 Eylül). Efecanları koruma kurulu: Sömürülmelerine izin verilmeyecek, Hürriyet.
Bell, J. (1995). Understanding adultism. http://www.nuatc.org/articles/pdf/understanding_adultism.pdf
Comments